SANA BENDEN ZARAR GELMEZ TAVSİYESİ


 Az önce arkadaştan dönerken radyoda üniversite hocamın katıldığı programa denk geldim. İnsanlar karşılaşamasa da hikâye açık kalmışsa sesi de olsa geliyor, dedim. Tesadüf mü, bir parça eksikliğinin bulunuşu mu? Bende bu parçanın nasıl bir tamamlanışı vardı?

 Hani kimlerle oturduğunu, kalktığında ve biraz yürüdüğünde unuttuğun anlar vardır. Her şeyi dökmüşsündür de masaya, muhakkak bir şey unutursun. Ve yolda aklına da gelmez. Biri koşar getirir ardından. Bu akşam radyodaki o ses koştu, getirdi. Yakınlığımızdan uzak kalmıştım, mesafeyi kapattığın için ısındım. Gülümsemeli bir tuhaflıktı. Hayat ne hissedeceğini bilemediğin duygularla geçiyor. Kötü bir olay yaşıyorsun tam depresyon hırkanı giyecekken güneş açıyor. Sıcaklıyorsun. Tam çiçek açıyorsun, toprağın uçuyor. Kendini bir uçurumun kenarında yaşamaya ikna ederken hayat dengede kalmayı öğretiyor. Son günlerdeki hizaya gelişlerim nelerdi?

    Uzun zamandır olmasını istediğim bir duadan vazgeçtim. Duadan vazgeçtiniz mi hiç? Allah'ın her şeye gücünün yettiğini biliyorum ama benim gücüm tükendi. Bazen kabullenmek de güç toplamaktır. İnsan öznelerine yüklem yazmayarak onları da özgür bırakabiliyormuş. Anlam yüklediğimiz her şeyin anlamsızlaştığı yerde oturdum piknik yapıyorum. Önce piknik örtümü serdim, sonra bahar geldi. Bazen tersten gitmek yeni bir yol açıyor. Sonra atıldığım üç olayı da beceremedim. Ben bu yanımı biliyorum. Hevesle ve sevinçle başladığım konuların parantezi çabuk kapanıyor. Olacağına çok inandığım işlerde olumsuzluk ekleriyle baş başa kalıyorum. Ve ağlaya ağlaya bitirdiğim günlerin ardında yaşadığım  hayata köşemden gülümsüyorum. Benim balıklar baştan kokmuyor. Hep kokusu değişiyor. Ben o aralıkta balığın içine Yunus mu koyuyorum da balık güzelleşiyor yoksa balık bir kuşu görüyor da vazgeçiyor mu suyundan bilmiyorum. Biliyorum aslında, biliyoruz aslında. Ya da bilemezdin, bilemezsin aslında. Yine x'i bulmaya çıktığımız bir denklemde, x'in görünmemeye ihtiyacı olduğuna karar verip burada değil deyip görmezden geliyoruz. Ben seni görüyorum aslında içim, sen görünmek istediğinde farkına varmalarımın sisleri kalkıyor. 

Bugün bir kavrama rast geldim. Yine sislerim kalktı. Sevilmeme cesareti...Tokat gibi... Herkesin sizi sevemeyeceğini kabullenip sevilmeme cesaretini gösterdiğinizde kendinizi sevmeyi öğreniyorsunuz. Kaç kişi sevmedi beni? Hepinizin yerine mesaiye kalıyorum. Yüzsüz gibi avans istiyorum. Çünkü işin ucunda acele sevgiler de var. Bu hafta boyunca bir öğrencim hastaydı. Nazlanacak bir aileniz yoksa hastayken daha çok ağlayasınız gelir. Bu gerçeğiniz hasta değildir çünkü. Boğazınızdan ilaç geçmez, oturup iyileşemeyeceğiniz her şeye ağlayıveririsiniz. Sen iyileşene kadar sana nasılsın diyeceğim, hiç sıkılma dedim. Bazen bizi neyin iyileştirdiğini bilemeyiz. Çoğunlukla haplar rol çalar ama insanlar, düşünüşleri, durumları bize serumdur. Arkadaşlarım bir kaza geçirdi. Alçıya alınmış korkuları, yoğun bakımda bir hayal kırıklıkları, kolu kesilmiş kötü düşünceleri olmasın diye en eski tedavi yöntemini denedik. Yanında kalmak... Birilerinin sadece yanınızda duruyor olması sizin de duracağınız yeri sakinleştiriyor. Birilerinin sadece var olması, sizin varlığınızı nasıl da netleştiriyor? Şaşılacak bir şey yok ama tuhaf. Bazen birilerinin oluşunu değil olmayışını unutmamak da sizi var eder. Bu ay sevgi konusu üzerine bir çalışma yapmalıyız. Huzurevi mi, hastane mi ziyaret etsek derken ben mezarlıkları ziyaret edelim dedim. Çünkü sevgi ölen bir şey değildir. Bunu ölenlerimizi ziyaret ederek ispatlarız dedim.Yine tuhaf bir öneri görüldüğü için gömüldü. Ama sizin zihninizde yeşerip yüzeye çıksın. Ölenlerimize de sevgimizi gösterelim. Fakat sevgimizi göstermek için ölmelerini beklemeyelim. Sevilmeme cesaretini gösterdiğimiz gibi sevme cesaretini de gösterelim. Bu dünya er meydanı. Tüm şovları yapıp gideceğiz. Bari konumuz sevginin hâlleri olsun. Bir "sana benden ve bundan zarar gelmez" tavsiyesi. 

Yorumlar

Popüler Yayınlar