NASIL?

 

    İçimde kocaman bir ağrı var. Bir bebek gibi ağlamaya meyyal ama beli bükülmüş yaşlı gibi tecrübeli. Her gittiğim yere gelmek istiyor, onunla ilgilenmediğimde kendini hatırlatıyor. Bakmasam yanımdakiler, çok ağlıyor bir bak istersen diyor. Bir ağrıya şefkat, bir ağrıya bir tasta yara bandı, bir ağrıya sırt havlusu, bir ağrıya bekleyiş…Bu içimin çekmecelerinde gezen ilaç nerede? Kendimden başkasının veremediği bu kocakarı ilacı, yüzyılının kehaneti gibi başımda. Bu ağrı bilmem kaç yaşında?

    Sen ağrı dersin, başkasına versen özgürlük. Nasıl da dağlarımız kıyıya dik ve paralel olmaktan başka bir yerde? Benim dağ içi diye sevip sığındığım, bir başkasına mahrumiyet. Bir başkasının saray diye tanıttığı yerleri, harabe diye topladığımı görmüşler, nasıl? Sorunlarınızı nasıl çözüyorsunuz dediğim öğrenci, uyuyarak dedi. Ben derdimden uyuyamadığımı şikâyet edecek bir kurumun kapısını takıyorum. Yakında hizmette…

    Hayat ne sıra dışı ve sıradan. Nasıl hepimize göre yapılmış bu dünyada farklı baş dönmeleri ve aklı başındalıklar yaşıyoruz? Nasıl yetişiyor bize? Yetmediğini düşündüğümüzde tasımızı, tarağımızı alıp gitmek istiyoruz. Başka yerlerde su akıyordur, saçlarımız kötü günler taranmasında dökülüyor, iyi yerlere uğramalı diyoruz. Sonra bir yağmur yağıyor; tasımız dolmuş, saçımız yumuşak. Bizim kara bulut diye karaladığımız, bir yol biliyor besbelli. Bir yastık oluyor, bir koyun güdüyor. Şu Tanrı misafiri diye diye hepten yabancı kaldığımız Tanrı ve misafirleri… Uyku onlardan biri mi? Tanrım yine senden gelen ve zaten her şey senden gelen. Ben de kalıyorum işte!

Yorumlar

Popüler Yayınlar