ACEMİ OLMANIN TECRÜBELİSİ

    Bugün sorunlara katlanma ve insanları umursama eşiğimi tarttım yine. Otobüs beklerken yarım saat gecikmesi beni sinirlendirmiyor artık. Otobüste ne şekillerde uyuyorum, dağınık görünüyor muyum kaygılarımı aldılar sanki. Ama bazı değişmezler kronik olmuş, geçmiş olsundan uzak. Hâlâ evin maddi ve manevi temizliği olmadan karnımın zilini umursayıp da kapıya çıkmıyorum. Neyse bittikten sonra markete gittim. Poşetlerim tek tek yırtılırken soğanların başını alıp gitmesine eskiden kişisel bakıp hüzünlenirdim. Şimdi fazla da uzaklaşmayın, birazdan geliyorum diyorum. İki adım ileri bir adım durmalı yolumda insanlara derdim ki kimse yardım etmiyor. yapayalnızım. Şimdi ise insanlar da bana amma güveniyor deyip geçiyorum. Sonuçta taşıdım mı taşıdım, dolapta raflardalar mı evet. O zaman konu kapanmıştır. Her şeyin gelip geçtiği tecrübe bolluğunda biliyorsun ki bu da her şey gibi hiçbir şey, gelip geçecek. Geçti, sen de iyisin, şşşşşş.
    Eylül geldi, bana kalsa yılbaşı eylüldür. İçim kıpır kıpır. Yaprak dökülünce sanki bana taşınıyor. Bu ay, her yer yeşilleniyor hissi niye veriyor? Kırtasiye alışverişleri, insanların tatillerden, bahçelerden eve dönüşü nedense hüzünden ziyade sevinç gibi. Ama o kadar güzellemesi yapılıyor ki artık bağıra çağıra söyleyemiyorum. Ben de buraya yazıyorum. Seni sosyal medya romantikliğinden önce de seviyordum. Daha ilkokuldayken eylül gelince okul açılacak, ne yapsam deyip o sevinçle saçlarımı keserdim. Sen yapraklarını dökerken sana benzeyen bir ben vardı. Eveeeet, evet okula gitmeyi, ders çalışmayı çok seven, ön sıraların insanıyım. Ama hayat okulu diye arabesk söylemler var ya orada ön sıralarda olmayı sevmiyorum sanırım. Nerede bir sessizlik, keşfedilmemişlik, kaybolma ihtimali oradayım. Bunu kediyle dokuz kişi olduğumuz aile evinde yazamayıp Ereğli'ye gelince yazıyorum. Köyde gidilmemiş yollarda bir video çekmek istediğimde babaannemin sesini duyuyorum. Nereye gidiyorsun, tarla bu tarafta. İşte, içimin ve dışımın birbiriyle karşılıklı duruşu. Ben de köprü olmayı öğrendim. Şikâyet çok yorucu, çözümsüz, sömürgen bir dil. Sorgulamak ve harekete geçmek var ama orası da tenha. Neyse ki severiz. 
    Bir de yeni dönem, yeni okul durumlarımız var. Kırk yıllık bir öğretmen de olsam yumurtasından çıkmış yavru gibi olacağım. Acemi ama hevesli. Kimseye belli etmemeliyiz gözlerim. Bana aykırı, kalple anlaşmalı hâllerini ilk hafta unut. Ben ben olmaktan başka bir yol bilmediğim için sana hatırlatırım ama sen kopya çekme. Yakalanırsak kağıdımızı alırlar, kendileri doldururlar. Eskisi gibi umursamasak da başka işlerimiz var. Daha çok kabuğumuzu kırıp yeni yollarda acemi olmanın tecrübelisi gibi yürüyeceğiz.  

Yorumlar

Popüler Yayınlar