GAP'ISI AÇIK AMA SIRRI ÇOK

    Dün sabah kurumuş bulaşıkları yerleştirirken başıma bir tencere düşmesini, kahvaltı hazırlarken zeytin tabağının devrilmesini, orta sehpayı düzenlerken su şişemin devrilip yerlerin ıslanmasını ve bunların on dakikada gerçekleşmesini saymazsak son günlerde her şey yolunda. Bazen hiçbir şeyin yolunda gitmemesi de her şeyin yolunda gittiği manasını taşır. Dikkat yol çalışması var, beklemede kalın.
 Efendim son günlerde neler oldu da bitti maşallah dedik, anlatayım. Hayır, hayır bir yerlerimiz kesilmedi ama çok et yedik. Kurban da değilse nedir hikmeti? Kurban olduğumuz şu vatanımızın biraz güneyine biraz da doğusuna indik. O zaman gerisini de adım adım gideyim. 
    Önce Adıyaman, yolu yaman Nemrut Dağı'na çıkışımızdan başlayalım. İnsan yerin altına girerken de herkesten daha yukarıdaki yerin altına gireceğim diye niye tutturur, anlamadık.  Nemrut! İbrahim'i ateşlere attıran, bizim de tırmanırken ciğerlerimizi ateşe salan Nemrut! Sana geldik önce, rüzgarın ve soğuğun boldu, daim olsun. Biz dizlerimizi tuta tuta çıkarken bizimle çıkan yetmiş üç yaşındaki teyze, senin görme zamanınla bizimki nasıl da aynı tarihte buluştu? Sana ömrünün sonlarında görünmek isteyen dağ, bizim de bu yaşımızı tercih etti. Belli ki bizi yetmiş üçümüzde çağıran başka bir dağ var.

Sonra kimine göre bakırların kimine göre Bekirlerin diyarına geçtik. Çarşılarını, kalelerini, camilerini gördük. Suzan Suzi ile Adil'in aşkının efsaneleştiği On Gözlü Köprü'den dileklerimizi peçeteye yazıp suya bıraktık. Diğer yakadan çıkarsa gerçekleşeceği rivayetinde ıslandık. Dünya gözüyle birbirine kavuşamayan aşıkları, on gözüyle temsil eden köprü. Üstünden kim dua yolladıysa bağrına, onların bağrındaki ateşe hürmeten kabul et! 

Sonra Mardin geldi. Her şeyi detaylı anlatsam uzar gider, merak daralır sokakları gibi, Ne duyduysanız kulaklar pazarında eksik kalır. Öyle çöl sarısı, öyle tozlu bir rafın defteri, öyle seni çağıran bir arka sokak kapısınının yavaş yavaş kapanma gıcırtısı. Bir dolmuş kapısından girişimizi anlatayım. Yeri tanımanın en iyi yollarından biri de sohbetse edildi. Kürtçe konuşan mavi gözlü, kaşlarının ortası dövmeli, yöresel kıyafetli seksenlerindeki teyzeyle Türkçe konuşan biz, buraları çok beğendiğimizi söylerken hangi dili kullandık da okullarda dersi yok. Hâlin dili ele hoştur ki. Gecen gerdanlık mı, gündüzün seyranlık mı Mardin? Konuş bizimle, evden habersiz çıkan genç kızların süresi ve telaşı kadar olmasın. Biz ömrümüzün yarın gecelerinde, yine aynı saatte geleceğiz. 

İbrahim'in atıldığı ateşi balıklı göle çeviren, savaşlarda istişare ve muhtaçlara  yardım niyetine toplanan sıra gecelerinin meskeni Şanlıurfa! Adın sana helaldir.  Batık şehrin, tarihin başlangıcı sayılan Göbeklitepe'nle hele ninno olmayasan. 

Gaziantep yemekleri, çarşıları, bakırları, baklavaları, fıstıkları, kahveleri, sıcacık dostlarıyla ne güzeldin. Babaların dükkanında, on yaşlarında kapı süpüren çocuklar,  pazarlık izleyen torunlar, el sanatlarına eli dokunan bir nesil gördüm. Sırtımız yere gelmez, düşman eli değmez, evimizin önü yoncadır. 
 
Adana! Para için önümde davul çalınana taş köprülü Adana, yardım için camide ayağımı fırçalayan Adana, avlusu güvercin, çarşısı pazarı aç bırakmayan Adana, şalgamından içtik.

Gidin dostlar! Midenizde-bavulunuzda yer açın, yüzünüzde güller açın da gidin. Bizim başka bir yüzümüz var, bin Avrupa ülkesi yüz görümlüğü verir. Bizim bir geçmişimiz var, savaşlar olsa yine geçilmez bizden. Bizim bir geleceğimiz daha var, bizim bir gelesimiz daha. Şimdilik uğurlar ola.

Yorumlar

Popüler Yayınlar