FİLM VE HAYAT OKUMALARI

 

    Karşımda bir film varken yazıyorum. Filmde kadının kocasının boğazına bir şey takıldı, kocası yardım isterken kadın ona yardım etmedi. Adam dengesini kaybetti, başını çarptı ve öldü. Biri ölürken hiçbir şey yapmamak da sizi katil yapar mı? İnsanın aklına takılmıyor değil. Zaten bu akıl, dikenli bir tel gibi. Uçuşan her şeyin peşinden gidip o kendini takıyor. Olayı dağıtmayayım. Şimdi diyeceksiniz şu kadının yaptığına bakın, tüüüü. Ben sizinle aynı tarafta olmayacağım. Görmezden geldiğin, hiç umursamadığın, karşı tarafın değer verip yaptıklarını görev diye tanımladığın her şey; sen ölürken de seni görmez, umursamaz. Zaten sana göre yaşarken var olmayan, sen ölürken birden yaşamaya başlayamaz. Hareketler, kurşundan daha ağır öldürüyor diye nasıl görülmez? Kan çıkması gerekiyorsa ve otopside ruh ölümünün sebepleri görünmüyorsa bu bizi haksız mı yapar?

 Dünya'yı kutuplardan basık, Ekvator'dan şişkin yani geoit diye tanımlayanlar, ev hanımlarına özel bir tanım mı yapmış olur? Ev hanımları dünyası olarak gördükleri adamları, mutfaktan çıkmayarak tam da geoit şekline getirmez mi?  Bugün bir toplulukta, bir grup kadın ne konuşuyor diye dinledim. Biz niye mutfaktan çıkamıyoruz diye isyan ettiler. Dünyası mutfak olmuş ve dünyası olarak gördükleri adamları tam bir dünyaya dönüştürmeden başka bir dünyayı bilemeyen dünya güzeli kadınlarım. Sizi seviyorum bugün duymadıysanız diye söylüyorum. Belki siz de bana söylemek isterdiniz ama bu şekli bilmediğiniz için yemeğimi yapar, çamaşırımı yıkayarak söylersiniz. Çünkü başka türlüsü gösterilip öğretilmediği için elinizden en iyi gelen şeylerle kalbinizdeki sevgiyi temiz kıyafete ve bir tabak yemeğe dönüştürürsünüz.Aman yükselmeyin hemen, insana sevdiği insanlara yaptıkları şeyler ağır gelmez tabii. Ama bunu sevdiği için yapıyorsa... Bir görev ya da külfet hâline gelen ve insan olduğunu unutturan her şey, insana intikam aldırtır. Değersizlik ve görünmezlik, kaç Hiroşima yok etme gücüne sahip olmaya başlar? Peki o hâle gelme sınırı nedir? Teşekkürü, gülümsemeyi, iyi ki varsın demeyi ve dengeli sevmeyi öğrendiğimizde bu sınırı bilmeye gerek kalmayacak. 

    Sevilmeyi hak edip de görülmeyen herkesi, sevme işi bana düşmüş gibi hissediyorum. Kalbimi genişletiyorum ama tutup bir sofra kurayım demeyin ben orayı siz ayaklarınızı uzatın diye geniş tuttum. Birini daha aldım içine. Diyor ki beni herkesin içinde uyardı, köşede uyarsa olmaz mıydı? Olurdu tabii! Hey niye köşede uyarmadın, kime diyorum ben? Ben de seni bir cümlenin içinde uyarıyorum, cümle alemin içinde değil. Ayrıca kadına, onu bıraksın ve gitmesi kolay olsun diye gideceği yerlerde yapacakları hakkında hevesli fikirler veren bencil adam, bu sonu hak ettin. Filmle başladım diye filmdeki sahneye söylenerek bitireyim dedim. Konular karşımıza gelirken o edebiyattaki tenasüp sanatı gibi bağlantılı gelmiyorsa ve hislerimiz de öyle olmuşsa ne var bunda? 

Yorumlar

Popüler Yayınlar