HER ŞEY, HER ŞEYE RAĞMEN YOLUNDA

    Az önce namazda, emeklerken yanımda kimler vardı acaba diye düşündüm. Bilirsiniz insanın aklına her şeyin geldiği iki yer vardır. Birindeydim ve şaşırtmadım. Peki niye düşündüm? Oraya bağlanalım. Bu hafta kardeşim arabamı getirdi. Ve okula gidip gelirken birkaç gün yanımda bulundu ve sonra bir sabah ben tek başıma gittim. Bebekken emekleyen ben, elleri tutulmadan yürüdüğümde ne hissetmiştim, hatırlıyor muyum, kendimi değerlendirdim mi? Hayır. Ama bu hafta o bebek emeklerken yanındaydım. Tüm kötü ya da zor anlarımızda, başarmış hallerimiz gelecekten gelip destek olabilse keşke. Olaylara yetişemesem de eş zamanlı duygularımda bunu yapmayı öğrendim. Emekleyen ben'e yetişemedim. Araba sürene yetiştim. Onu azarlamadım, azarlayanı susturdum, kavga ettim, çocuk hâlimi arkama saklayıp dik durdum. 
    Bir yerde sinirlendiğinizde sesiniz titriyorsa, ağlama isteği geliyorsa, boğazınız düğüm düğüm oluyorsa çocukluğumuzda bize bağrılmış, eleştirilmiş ya da dinlenmemiş olabileceğimizden bahsediyordu. Geçen yazılarımda bu hâllerimin olduğunu söylemiştim. Kartlarımı hep açık oynarım. Ağladığımı, eksik yanlarımı söylediğimi görürsünüz. Bana göre bu zayıflık değil büyük bir cesaret. İnsanların ne diyeceğini, sizi zayıf mı acaba diye etiketleyeceğini umursamadan duygunu yaşamak, söylemek cesarettir. Bunu saklamak asıl kibir geliyor. Ne derler, benim gibi birini böyle görmesinler bla bla bla... Neyse sebebini söyleyeyim. Ben eleştirel bir sınıf öğretmeni ve toplumdan geliyorum. Tüm kavgalardan da kaçtım. Başta denedim ama aynı yerden bakmayınca boşa bir çaba olduğunu düşündüm. Ama insan tartışmalardan kaçmamalı. Çünkü boğazınızın kapısında yığın olup birikiyor. Kapı birden açılınca da kapının önüne dağınık bir sürü kelime dökülüyor. Arada sırada pencereleri açıp evinizi havalandırın, kapıyı bir açın çıkmak isteyenler için. Benim o kovdum zannedilirim düşüncelerim. Sevilmek için iyi ev sahibi olma çocuksuluğum... Büyüdüm ve seni kimseler olmasa da ben seviyorum. Yalnız kalırım telaşım, evimin tüm tabaklarını kırdı, aç kaldım. Şimdi büyüdüm, tabaklarımı kendim aldım. Acımasızca kendimi analiz ediyorum. Bu hâllerim geçtiği için bir yabancıyı anlatır gibiyim ama merhametle yazıyorum çünkü bir zamanlar bende epey kaldı.
  Bende bu hafta kalanlara geri döneyim. Yeğenim de geldi demiş miydim? Bana  banyodaki küveti onun için alıp almadığımı sordu. Bir çocuğa yalan söylemek, bir büyüğe söylemekten daha zormuş. Çocuk ne dersen inanır. Doğruyu da söyleyemezdim, onun için aldığımı söylemeye inanmak istiyordu. Mutlu oldu. Halacım, bir gün bloğumu okursan diye söylüyorum, yalan söyledim. Kandırılmış hissetme, mutlu edilmiş hisset. Bir anne evladını ne kadar sever bilmiyorum ama beş yaşına girerken sen mutlu ol diye hazırlanıp sana hediye almaya çıktık, sen seçtin hediyelerini. Bizi o gün sürükleyen sen değildin, bizi sürükleyen o sevme duygusuna hayretle boyun eğdik.Büyük halan, baban ve ben sen uyurken yüzüne bakıp bakıp Allah'a daha çok inanıyoruz. 
  Yine başınızı döndürerek gidiyorum ama yukarıda kartlarımı açık oynadığımı söylemiştim ama bir kötü yanını da gördüm. Kendinizi insanlar daha fark etmeden eleştirirseniz sizi aynı noktadan eleştirme cesareti ediniyorlar, dikkat edin ya da takmayın. Ben ikisini bir arada yapmayı öğrendim. Bu yaşlar ne güzelmiş. Herkesin köşesine çekildiği yaşlarda, ben saha araştırmaları yapıp insanlığım için buluşlara imza atıyorum.Bizden geçmedi. Her şey daha yeni başlıyor üstelik doğduğumdan beri böyle hissediyorum. Yolum hiç bitmiyor, sokaklarım hiç çıkmaz değil. Yollar bir yere bağlanıyor, çıkmaz sokağın olduğu yerlere ev yapıldı. Yoldayım ve her şey, her şeye rağmen yolunda. 

Yorumlar

Popüler Yayınlar