YAŞAM KOÇÇU
Baharla birlikte düşen cemrelerin hepsini tutmuş gibi hissediyorum. Cemreleri kendime düşürmek için ufak tefek ev kazaları yaşamış olabilirim ama nefes alıyordum, her şey yolundaydı. Mesela bir hafta içinde yaşadıklarımıza bakalım ya da birkaç güne baksak bile kafi. Dün akşam sweatimin şapkası çaydanlığın sapına takıldı ve her yer çay oldu. Kaç kişinin sakarlık geçmişinde böyle bir olay vardır? En son bu da benlik değildir yahu, diyordum. Bir geri gidiyorum, ütü yaparken yandım ve salata yaparken elimi kestim. Su birikintisinin önününden geçerken arkadaşım boğulmamdan korktuğu için uyardı.Bunlar her şeyi hızlı yapan, tezcanlı insanın başına gelecek şeyler, kabul. Ve ben de okyanuslar aşarım da derenin güzelliğine dalarken her şeyimi suda yakabilirim ve yine kabul.
Hayatım boyunca sevdiğim şeylere daha çok zaman kalsın diye fuzuli gördüğüm şeyleri hızlı yaptım. Ve hep aynı son. Sakarlık ve sevdiğim şeylerin de süresini çaldım. Niye bu kadar şaşkınım ya da dalgınım diye düşünüyorum? Bazen hayatın içine dahil değil de köşeden izliyormuşum gibi hissediyorum. Biri bana seslenince repliğime dönüyorum, sonra bir telaş....Ya da sanki bana çok kısa süre verdiler de her şeyi o an gösterecekmişim gibi düşünerek hızlı konuşup hızlıca sahne alıyorum. Son dediğim cümlenin, ilkokul öğretmenimin azarlamalarıyla ilgili olduğunu düşündüm uzun bir süre. Her parmak kaldırışımda parmak sallayan eleştirel bir dille oturuşumun mahcubiyeti geliyordu ruhuma. Sahne alışlarım, o anları hatırlıyor gibiydi belki de. Eleştiri almamak için mükemmel olmak istemek veya susmak ya da paniklemek. Ama büyüdük artık, öyle bir yerde değilim. Kendime mükemmelin kusurlu olduğunu ve kendimi kusurlarıyla mükemmel olduğunu söyleye söyleye büyüttüm. O küçük çocuğa gösterilmeyen merhameti kimseden dilenmeden ben gösteriyorum artık.Yaşadığım her olumsuzlukta artık şöyle diyorum: " Herkesin başına gelebilirdi, sen de herkesin bir parçasısın, sen yaşadın. Bir yerde birileri daha yaşıyor ya da tek sen de yaşıyor olabilirsin. Yaşaman gerekiyordu, dersini al ve çık şu olaydan."
Yol o kadar uzun ki...Yol almak için acını yaşayıp hemen kalkman gerekiyor. Takılı kalmak ya da kendini kurtarmadan çekiştimek tüm kıyafetini dikenli bir tele heba etmene sebep. O yüzden acını mutlaka yaşa ya da duygunu. Ama sonra kalk kalk hemen. Çok işimiz var. Bahar temizliği başlangıç hareketi böyledir.
Her duyguyu yaşayıp fonda bıraktığın bir duygun vardır, onu bırakmayabilirsin. Yine arkadaş grubuyla bunu da konuştuk. Ben umut duygusunu seçtim ama onu dansa muhakkak huzur duygusu kaldırsın. Ağzımızın tadı kaçmasın diyen korkak bir huzurdan bahsetmiyorum. Ağzımızın tadının kaçmayacağına inanan, kaçarsa da daha güzel bir tatın kıymetini anlamak içindi denen bir yerden bahsediyorum. Dün de mesela ağzımızın tadı kaçabilirdi, kaçırmadım, güldüm ağız dolusu. Muayene sıram geldiğinde, görevli arabaya bindi ve bana da arkaya geçebilirsiniz dedi binanın arkasını kastederek. Ben de arabanın arka koltuğuna geçtim işte. Nereden bileyim kardeşim, her gün mü geliyoruz dedim kendime ve bir şey yok diyerek güldüm geçtim. Onu ciddiye almayınca o da geçti. Zaten geçecektir, siz hatırlayarak çağırmayın yeter.
Evinizin yaşam koççu.
Yorumlar
Yorum Gönder