KURŞUNSUZ VE YALIN AYAK
İnsan, anne karnında suyun içindedir, sonra doğar ve sudan çıkar. İşte bizim oralarda bu durum farklı olur. Biz doğarız yine de suyun içindeyizdir. Doğduğum ay ekimken ben ziyadesiyle ıslağım. Akşam Türkiye-Hollanda maçı vardı. Kanal bir gelip bir gitti şiddetli yağmur yüzünden. Biz durmadan göğe bakıp yağmurla konuşmaya alışmış ama haddi aşmaktan imtina edenler olarak bir izin ver gözünü sevdiğim diye diye izledik. Bir ara elektrik gitti. Hiçbir şey yapmadan göğün gürlemesini, yağmurun yağmasını, rüzgârla uğultusunu izledim. Terapiler, getir götürünü yapar. Bir güç, kendini göstermeden gücünü nasıl böyle ders verir gibi dinletir hayran kaldım. Bakın ben Karadenizliyim, defalarca yağmur gördüm. Hep aynıydı. Küçük ve sulu ama aşağı inene kadar büyüyen bir nehir... Hâlâ yağmur başladığında pencereye koşup izliyorum etrafı. Farklı bir şey yok fakat çölün çilesini çekmiş gibiyim. Bugün yine çok şiddetli bir rüzgar ve yağmur var. Bir kuş uçarken ilerleyemiyordu. Yana doğru kaydı durdu. Umarım göç vakti geldiğini düşünüp erkenden gitmeye kalkmıyordur. Biz bu hazırlanışı biliriz. Geldi vakti deyip çok uçmaya hazırlanıp yana savrulduk. Mesaj yanlış, yönümüzü de bulamadık. Bazen rüzgârlı olur yolun ve varamazsın. Ya da bekleyeni kızmaz dilerim. Çünkü epey geç varacak. Erken çıkıp yola, onca mücadele verip bir de yanlış yollarda varamadığını açıklamak... Gökte olanlardan sonra başımı yere eğdim. Bir horoz ve birkaç tavuk gördüm. İyi ki yer çekimi var ve biraz da kiloları.
Yer çekimi ve çağırması üzerine düşünüyorum bu aralar. Dedemin yırtık atletlerini görünce hüzünlenip ona biraz atlet falan aldık. Görünce dedi ki :"Bunlar bana ölene kadar yeter." Bir insanın geri kalan vaktine, bir atletin ömrü kadar ömür biçmesi... Telaş yok, farkındalık ve hazırlık var. Emekli ama almıyor. Gençliğinde yokluktan alamamak, yaşlılıkta da sona geliyorum diye almamak. Allah'ım kullarının planlarını, kendi planlarınla değiştir. Atletlere ömür dilerim. Allah'ım dedemin hayata tutunmaması adına da özür dilerim.
Bir de bir konu hakkında daha konuşmak isterim. Samsun'a geldim ve arkadaşlarımla buluşuyorum. Bebekleri var. Aynı koşul ve sayılarda birinin şükrünü duydum birinin kahrını. Kafam karıştı. Sayılardan ziyade önünde eksi mi var artı mı, çok önemli. Muhakkak değişmeyen koşullara başka yerlerden bakmayı öğrenmenin yollarını öğrenmeliyim. Böyle böyle derken akrabalar da öğretiyor. Dediler ki bir hocaya mı gitseniz. Bir profesör kitabı önermediler dostlar. Onlara göre bahtsız giden hayatımıza kurşun döktürme teklifi. Demiştim Çarşamba mafyasıyla, yumurta topuk ayakkabısıyla meşhur. Bizi de kurşunsuz ve yalın ayak gördüler mi... Allah nazar değecek kadar güzel hayatlar versin de kem göz vermesin ne diyelim?
Yorumlar
Yorum Gönder