BEYAZ PERDELER VE ÇUVALLAR

     

    Birkaç gündür kendimi filmlere verdim. Az önce de Ateş Böceklerinin Mezarı filmini izledim. Yorumlarda ağlamaktan öldüm, aşırı hüzün içerir, üç rulo peçete bitirdimler okudum. Ben ağlamadım Dostlar. Çünkü dün Narin'in amcası tarafından öldürüldüğünü öğrendim. Şimdi diyeceksiniz ve haklısınız da bununla onun ne alakası var diye. Durun anlatayım. Zaten ben karanlıkta oturuyordum acıdan bir misafirle. Kapı açıktı. Böyle bir durumda yeni bir misafir geldiğinde kapıyı tekrar açmazsınız, acıdan yorgunken ayağa bile kalkmazsınız. Şöyle bir yer gösterirsiniz. Filmde düşman saldırısına karşı iki kardeşin zorluğu anlatılıyor. Diyorum ki bir taraftan Narin tekti, diyor ki diğer yarım Narin'inki düşman değil, dıştan değil. Siz de başlamayın Goethe gibi "Dünya hassas kalpler için cehennemdir." diye. Biz bu cehennemde kötüleri bile yakamıyoruz. Kendimizden başka kimsenin cehennemimizden haberi yok. Bugün bir öğretmen arkadaşım öğrencinin yazısının küçük olma sebebini söyledi. Size de söyleyeyim. Defteri bitmesin diyeymiş, önceden yazdıklarını siliyormuş artık zorlanınca küçük yazmayı çözüm olarak bulmuş. Bizim amel defterindeki sol taraf da küçük yazılıyor mudur insanlara yetişemedikçe? Kaç hikâyeye yetişeceksin ki? Bilmediklerimiz var ki uyuyabiliyoruz diyor bir yanım. Bir yanım da diğer filmleri anlat diyor. Diğer yanım seni duyuyorum. 

Zeki Demirkubuz'un üç filmini izledim bu hafta. Karakterleri, yaşamdan "Seni yaşamıyorum." diyerek pasif bir intikam alan karakterler. Karar verme sorumluluğunu bile almayan, kader ne sunarsa tepsiye bile uzanmayan, dökülürse yiyen tiplemeler. Başkalarının ne hissettiğini önemsemeyen kısaca bencil diyeceğim bir şey beni durduruyor. Çünkü bu insanlar kendini bile düşünmüyor. Kendini bile düşünmeyene bencil de denmez. Meydan okumadığı için korkak diyeceğim, canına okuyan, hep mahallenin bir yerinde rutubetli evlerde dedikoduları gelen aileler. Ekmekleri küflüdür, ağızları küfürlüdür. Yıllar sonra ölmüş, batmış gibi haberleri gelir. Bir selam verilirse verilir, verirlerse sadece alınır. Bu insanları işliyor. Çok uzun konuşulur. Mevzu filmleri konuşmak değil. Etrafınıza bir bakın istiyorum, insanlarınıza bakın. Kırışıklarına bakın.Yüzde ya da kıyafette fark etmez. Görün de...Mesela ben insanı görmeyi geçtim. Günlerdir bir ŞOK'u görmenin peşine düştüm. Dediler ki yakınlarda var. Çıkıyorum geziyorum mahalleyi, soruyorum da. Tarif ediyorlar, orada yok. Haritalardan bakıyorum çıkmıyor. Ama var biliyorum, var dediler çünkü. Bulamayıp geri dönüyorum. Sokakları geziyorum böylece. Genelde kapılarda fındık çürüğü seçiyorlar, hayırdır diye meraklı sorular kırıyorlar dişlerinde. Ben de yeniyim diyorum. Eskimeden eve dönüyorum. Beni beklerken buluyorum. Olduğu yerde kalışından anlıyorum. Bir başkasını beklese terliğin yeri değişirdi. Çıkırt, çıkırt, ben geldim. 

Yorumlar

Popüler Yayınlar