KORKTUK VE SIRADAKİNE GEÇTİK


     Size, hayat beni mi sınıyorsun dediğiniz yerlerde hayatın aslında neler yaptığından biraz bahsetme isteğiyle geldim. Cuma günü eve giderken o iki saatlik yol artık bana terapi gibi geliyor. Çünkü yolda iki yanımdan akan ağaçlar ve büyük bir s harfine adanmış benden başka kimse yok. Gökte kuşları saymazsak tabii. Bizimkilere sorarsanız araba sürerken yaptığım en büyük hata ne diye, size virajlarda başkasının yoluna geçmek diyeceklerdir. Ne kavgalar ettik kardeşimle bu yüzden. Bilin bakalım nasıl bir yerde çalışıyorum? Korgan-Çarşamba arası dar ve viraj gülü mübarek. Neredeyse bir yuvarlak çizecek kadar dönüyorsun da bu kadar yeter deyip yolu devam ettiriyor coğrafya. Bir milim kaysan karşıdan gelen arabayla çarpışabilirsin. Dedim ki burada ne kazalar oluyordur? Komşu dedi ki hiç duymadık vallahi. Canım kendim, insan toprağına göre yaşıyor ve toprak olmamak için illa bir yol buluyor. Ben ne yaparım dediğim bu yollarda, korkmaktan başka nelerin yapılacağını buldum. Acemilik taze, korkum yaşlı olduğundan yola dayanamıyor artık.

      Hayat en korktuğunuz şeyi bir canavara dönüştürüp karşınıza çıkarır ve savaş der. Vurdukça küçülür. Aslında o küçülmez de siz büyürsünüz. Sonra ne ara, ne oldu bilinmez korktuğunuz şeyle arkadaş oluverirsiniz. Mesela konuşmak küçükken ne büyük bir harfti, ağzıma sığmazdı, boğulurdum. Şimdi her gün çok konuştuğum bir meslekteyim ve kelimeler, dünyayı anlamamda ve dünyamı anlatmakta düşman tarafından dost yanına geçiverdi. Geçenlerde öğrencime söz hakkı verdim, bir türlü başlamayınca cevaplamayacak sandım, başka öğrencime geçtim. Sonra bir yolunu bulup sesini çıkardı. Dedim yanlış anladım sanırım, az önce ne oldu? Hocam tam konuşacakken heyecanlandım, bir şey engelledi, söze başlayamadım. Dinlenmemiş, bağırılmış her çocuğun boğazında açılmamış bir poşet vardır. İçinde havasızlıktan çürümüş sözcükler koku ve korku yapar. Dedim hata yapmaya ve affetmeye pay ver, merhametli ol kendine. Ben size hiçbir yanlışınızda bağırmayacağım, bunu unutma. Bu sıralarda bu konuları halledelim. Büyüdüğünde kendini en anlatman gereken yerlerde susarsan gözlerin dolarsa çocuğunu avutmak için zamanı geri saramıyorsun. Konuşman gereken yerde konuşmaz, ağlaman gereken yerde ağlamazsan konuşmaman gereken yerde konuşur, ağlamaman gereken yerde ağlarsın. Zamanı düğmelerini yanlış ilikleme. Göz dedikodularından birbirimizi anladığımızı anladım. Onlara öğretmenlik yaparken aralarında onların görmediği bir çocukluğum oturuyor. Hepsine bir sesleniyorum. O en kötü yanınızı hayat daha kötü olasınız diye ayağınıza dolamıyor. En iyi yanınız olsun diye elinizi eteğinizi öpüyor. Hayatım hep en kötü, en zayıf hâllerimle yani diplerimle ve kendimin verdiği ödül alışlarını izlemekle geçti. Çok korktum, korka korka yürüdüm ama yürüdüm. Arkamdan geldiler, omzuma dokundu dokunacak derken tam karşımda bitti korkum. Yüzleştim, başka yolu yoktu. Dün delirmiş bir yağmur gök hapishanesinden kaçmış gibi camımı zorlarken de çok korktum. Ama bu işi bu gece halletmeliyiz dedim. Biraz yavaş sonra biraz daha yavaş gittim. Sandığınız gibi biraz yavaş biraz hızlı değil. İkilemelerinizi kendiniz oluşturun. Herkes hızlı gidiyor diye ne üzüldük. Geçenlerde bu konuya o kadar üzüldüm ki gece uyanıp uyanıp daha da yavaşladım. Allah kaplumbağa yavaş diye ona, iki yüz yaşına kadar ömür vermiş. Bu aralar hep bunu söylüyorum kendime. Kabuğuma iyi geldi, evim batmıyor. Hatta bu yüzden birkaç kişiye kırıldım, haberleri yok. Her zaman tavşan dağa küsmez, dağın da küsme ihtimali olur. Sonra mağaramda iyileştim.Peygamber öğretisi canım. Geri de çıktım ve ayrıca kim kime küsmüş? Önemli bir şeyi kaçırmadım değil mi? Kaçırdıysam da kaçırdım. Keçi değilse konu, sorun değil. Hemfikiriz umarım. Sayfanın sonu da kaçıyor, daha onu yakalayacağım. Yani ben de kaçıyorum, görüşürüz. :)

Yorumlar

Popüler Yayınlar