OLMAZ MI DEĞİL, OLUR MU?
Yılın son merhabası için karşınızdayım. Az önce bir cümleye hem son hem başlangıç sığdı, fark ettiniz mi? Yıla neler sığdı, biraz özet geçmek için geldim. Yani abicim enseyi biraz toplasak yeter.
Bir yıldan beri sanalda yazıyorum. Genelde üniversiteden beri. Geçende derste soru cevap yaparken bir yangın çıksa ve evinizden sevdiklerinizi çıkarsanız geriye dönüp bir şeyi kurtarma hakkınız olsa neyi alırdınız sorusunu tartıştık. Ben de notlar, hatıralar dedim. Dünyada diyecek bir sözünün olması önemli, hele de benim gibi diyecek sözü bitmeyen, o eve girip ne alacaktı ki? Hep hayal kursam da geçmiş de çok mühimdi. Ayrıştırıp, paketleyip, kutulamak...Çiçekler ektiğimiz o bahçeye girip kimler kalmış, kimler solmuş, kimler vazoya, kimler reçellik, kimler şiire konu, kimler sevdiğine, kimler toprağa... karar verme bakanı olsak olurduk. Ama siyaset bizim işimiz değil. Gerçi kimlerin işi değil de yapıyor, neyyyyyse. Diyeceksiniz ki niye acele ettin daha iki gün var? Yarın yazılı okurum, yılbaşı akşamı yurtta olacağım. En güzel zaman bu zaman diye düşündüm. Hem ben nelere acele ettim bir bilseniz? Yeni yıl için dileklerimi bir kağıda yazdım, az önce bir yılda neler yaptığımın videosunu hazırladım. Kendim okuyup izledim. 2025 burç yorumlarını dinledim:) Yeni yıl, üç aylarla başlıyor. Arınma için de ideal deyip Çağrı filmini izledim. İzlerken video, videoyu açtı ve renklerin anlamı videosuna denk geldim. Doğum tarihinizin sayılarını topluyorsunuz ve tek rakam kalıyor. Sonuçta her rakamın bir renk karşılığı var. Benimki sarı çıktı. Neymiş zeki olurmuşuz ve sayılarla işimiz olmalıymış. Ben beyine değil kalbe bakıyorum ve sayılar değil kelimeler ilgi alanım demedim de acaba mı dedim, olabilir mi? Demem o ki önümüzdeki sene beni artık güneş mi dersiniz civciv mi limon mu bilemem hep sarıyla göreceksiniz. Ben sanıyorum ki benim rengim, özgürlüğü ve gökyüzünü sevdiğim için ve ilkokulda öğretmenim renkler gösterisinde bana mavi rengi verdiği için mavi. O gösteri olmadıydı, bundan mıymış? Gerçi bizimkilerin söylediği doğum tarihine göre ben çarşamba akşamı doğmuşum ama geçmişe gidiyorum cumartesi çıkıyor o tarih. Nüfus cüzdanına baksak ekim doğumlu beni, temmuzda yazdırmışlar. Havalar güzel olunca köyden şehre indiler muhtemelen. Aslında anlatırken doğuma kadar inmeyecektim. Geçen ocaktan bu ocağa geçsek yeterdi. Bu arada ocağı Keltlerde kızılcık ağacı temsil ediyormuş. Her ayın bir ağacı varmış. Ben de diyorum kızılcıklar oldu mu, selelere doldu mu, gönderdiğim çoraplar ayağına oldu mu derken çorap niye? Hava soğukmuş. Dünyayı hiç ilgilendirmeyen aydınlanmadan sonra ben ne yaptım ona geçiyorum.
Bir yıla iki okul, iki şehir, bir sürü arkadaş ve öğrenci sığdırdım. Taşındım ve yerleştim. Araba aldım, trafikte dosta ve düşmana korku saldım. Bankaya borçluydum, bitiyor. Diş teli taktırdım, çıkıyor. Zaman ne çabuk geçiyor. Ben hepsine tek tek bakıyorum. Kimler geldi, kimler geçti gümrüğünde bazılarını, bende vizesi olmadığı için ülkesine gönderiyorum. Kimilerine ülkemi gezdiriyorum. Artık giriş çıkışların daha sağlam olduğu yaşlar. Herkese yer var, yatıya sadece sabaha kadar sohbet edeceklerim kalıyor. Tabii ki uyayabilirsiniz, mevzu samimiyetti ve buradasınız. Kahvaltıya ne istersiniz? :) Hadi ama kahvesiz de ayılabilirsiniz. Ayrıca sevgili dostlarım hayat, ders vere vere öyle bir ayıltıyor ki kahve yanında devede kulak. Hele de sonsuz uykuya yaklaşırken bu kadar büyük uyanışlar ne büyük zıtlık.
İki haftadır bizim kızlar hep kalp sıkışmasından dolayı hastaneye gidiyor, sebebi de ailevi meseleler. İnsan on dördünde, elli yaşına gelmiş insanların konusunu kaldıramıyor. Biz o konuyu daha işlemedik, daha çok yıl var diyemiyor. Buralarda çocuk olmak zor çünkü çocuk olmak için nazlanacak bir aile olmalı. Yani anne, baba ve kıkırdayan çocuklardan oluşan. Birileri eksik. Karadenizde baba olmak ya da olamamak...Gurbete gidersin, döndüğünde hızlandırılmış baba paketi. İşler yolunda gitmediğinde kaşı çatık, parmak bayrak gibi dalgalanıyor. Tıpkı İstiklal Marşı ikinci kıtası. Kızmaya dair çok cümlemiz var, sevgide cümlenin ögelerinin ya öznesi gurbette ya yüklemi yorgun. Güzel cümleler kurmaya dair bir pano yapalım dedim, alışalım. Senenin sonunda kelebekli, renkli, kokulu, şarkılı, hayalli olacağız diyorum. Bir başka sınıfta hayaller panosu yapalım'ın hayalini kuruyorum. Hep demek ve kurmak üzerine cümleler. Susmak ya da yıkmak yok. 2025 böyle geçsin, olmaz mı? Yanlış cümle. 2025 böyle geçsin, olur mu?
Yorumlar
Yorum Gönder