GÜZEL İŞTİ
Yeni şehirler görüyorum, benden başka insanlar tanıyorum, evlerin önünden geçiyorum. Hep aklımda aynı sorular dönüyor. Burada insanlar nasıl yaşıyor, bu insanlar kimdir, bu kapıları kimler çaldı, kaç kere açılmadı, buradan ilk kim geçti, bu taşı kim kaldırdı, bu insanlar nereye gitmek için nerelerden çıktılar yola? Şehirlere bakıp kendimi orada yaşarken hayal ediyorum. Kişilere bakıp ne kadar benden farklı diye gülerken elinin nereye gittiğine, kızdığında hangi kaşına daha çok iş bindiğine bakıyorum. Fark edilmesem o kaledeki motifler gibi oturur insanları incelerim. Hepimizin iki kaşı, iki gözü var da niye aynı değil yüzlerimiz, niye aynı şeylere gülmüyoruz? Sonra rahatsız olmasınlar diye gözlerimi elinden tutup çekiştiriyorum. Bu oyunu bu kadar oynayamazsın, hadi eve diyorum. Sonra kendimden habersiz, beni alıp evden kaçıyorum.
Yaşanmaz denen her yerde bir gün yaşayınca haksızlık yaptığıma karar veriyorum. Çekilmez denen kişiyi görmek için günleri iple çektiğimde zaman vermenin gücüne inanıyorum. Bir şans verdiğimiz her ihtimal doğurganlaşıyor. İnsan her şeye alışıyor, insan her yere iki taş koyunca yaş alıyor, katlanılmaz dediklerine ev diyor, bir de kat atıyor.
Kars; uykuya dalınca üstün örtülmemiş de beyaz, kısa bir rüyadan hem gülümseyerek hem üşüyerek uyanmış gibi hissettiriyor. Başta uzak, karlı ovalardaki sarıklı birkaç insan figürü derdim. Eğilip her sokağı kulağıma, o kadar çok şey anlattı ki utandım ön yargılarımdan. Daha neleri bilmiyoruz ve neler koyduk yerlerine Allah bilir. Hâlâ aklımda uzun, karlı ovalardaki beyaz gök ve yeri ayıran elektrik direkleri var. Hâlâ tek katlı, çatısız evlerin ressamlarını ağırlıyorum. Ama artık çay içmişliğimiz var. Birileriyle yaptığınız vaktin varsa şurada bir çay içelim muhabbetlerinden aynı kalkamazsınız. Vakit azsa her şeyiyle tanıma telaşı ve bir daha ne zaman karşılaşırız ki rahatlığı... Hikâyeler hep böyle oluşur. İnsan birden göz göze geldiği hikâyeleri kendine anlatarak uyur. Erzurum'dan tespih alıyorum. Çokmuş diyorum, hediyemiz olsun diyor. Emek var diyorum olmaz. Burası Erzurum diyor, burada olur. Mesela ben ömrümce bu anıya sönmesin diye odun atarım. Tespih bende ve emeğin karşılığı verildi. Ben anlatacak bir şey kazandım, amcanın emeği zâyi olmadı. İki cüzdandan biri mutlu ayrıldı, biri Allah'ın bereketine inandı.
İnsanın anlatacak bir şeyler biriktirmesi kadar önemli bir şey bilmiyorum. Dünya konuşurken orada olmak ve insanlar gelip geçerken karşılamak ve uğurlamak... Müthiş... Evler sizin olsun, evlerin içinde neler olurlar benim. Arabalar sizin olsun, yol alışlar benim. Paralar sizin olsun, parayı kimler bulmuş benim. Heeee hepsi benim olursa ne âlâ, hepsi birlikte bizim olsa 'güzel işti' deriz. Birlikte bizim olduğu bir gün karşılaşmak ümidiyle.
Yorumlar
Yorum Gönder