KAPLUMBAĞALAR VE BİZ
En son yeni yıla giriyorduk değil mi? Üzerinden neredeyse iki hafta geçmiş. Bugün üzerinden üç yıl geçmiş mesajıma cevap geldi. İki hafta nedir ki? Öğrencime mutsuzluğu kabullendiği bir yazışmamızda demişim ki " Bir gün, çok mutluyum. Her şeyi yoluna koydum." demeni bekliyorum. 2022'de geçmiş bu konuşma. Ve bugün çok mutluyum, her şeyi yoluna koydum demek için yazdı. Bir yerlerde unuttuğumuz ya da uyuttuğumuz cümleler, zamanı gelince uyanıp kendini hatırlatıyor. Zaman çok güzel bir yastık. Bazen bana batıyor o başka. Ve sadece bana batıyor, artık kabul. Çok üzüldüğüm ama hayatımın konusu olmayan bir mevzuda kendimi tutamayıp ağladım ama derse de girmem gerekti. Şiş ve kırmızı gözlerle derse girdim. Hâliyle kızlar da sordu. Size de şu oluyor mu? İyi misin denince iyi olmadığını daha çok hatırlayıp ağlamanın şiddetlenmesi... Hepsi yanıma geldi, içlerinden bir temsilci seçtiler ve o bana sarıldı. 2025'te ilk neye ağladın ve sevindin aynı anda gerçekleşti. Bir şeyleri doğru yaptığıma dair bir his belirdi. Sonra eve gittim, ağlamaya devam ettim, bir duş aldım ve uyudum. O duygunun dibini sıyırmam gerekti.Âlâsını yaptıktan sonra her şey halledilmiş gibi uyandım. Sonra kime anlatsam sen biraz fazla etkilenmişsin dediler. Aile Arasında'ki Leyla deyimiyle "Okeokey". Sonra ben de herkese katıldım. Kalbim birçok şeyde çok atıyor, gözlerim de şıracısı. Yastığımın batmamasını sağlayacak birkaç eylemden sonra dün akşam rahat bir uyku uyudum. Birçok makalede kalp naklinde kimin kalbini alıyorsanız o kişinin anılarını, hislerini de aldığınıza dair bilgiler geçiyormuş. Benim kalbimi almasınlar. Dünyada birçok duygu var, beni hepsinin hakkını verirken gördüler. Yaşa, belli etmeden geç işte. Yeni hedefim. Bu hedef konusu üzerine de birçok video izledim. Büyük ve uzak hedefli olmasın deniyor. Ben en son spora başlayacaktım. Yer yokmuş, ben şimdi ne yapayım? Bazen senin istemene, kaderin bakarız dememesi gerekiyor. En yaşlı özelliğiniz ne sorusuna bir müddet daha merdivenleri çıkarken nefes nefese kalmak diyeceğim. Bir de yüksek ses kaldırmıyor başım. Bendeki de laf. Gümbür gümbür, şangur şungur, çığlık kıyamet bir meslekteyken. Neyse ki tatile giriyoruz. Bana en hızlı geçen zaman dilimini söyle deseler kesinlikle hayatımın bu evresi derim. Mutluluk mu, hareketlilik mi, keşif duygusu mu bilmiyorum. Sadece en yakınlarıma açtığım o mizah yüklü yanımı herkese göstermeye başladığımda ne yapıyorum dedim ve neden? Düşündü içimdeki Yunan filozofum. İnsan, evinin etrafında oynadığında karanlıktan bile korkmuyor. Akşam ezanı okunsa da eve koşmuyor, o ekiple namaza duruyor. Allah kabul etsin ve amin.
2025'te kendine sorabileceğin 25 soru vardı, yazdım ve dolabıma astım. Birçok güzel sorudan hayatım boyunca kendime en çok sorduğum iki soruyu gördüm içlerinde. Her yaptığım harekette, kişide, mekanda, duyguda, zamanda kendime diyorum ki: İçime siniyor mu? ve Evim neresi? Ev diye kastedilen ev değildir. İçimize siniyor mu dediklerimiz de yaşadıklarımız olmaz. Ev kişidir, içimize sinen de kendimizdir. Yani kendi hâlimiz, içimize sinmelidir. Ve aynı kendi hâlimiz, evimizdir. Birçok kere başka zillere basarız ve kapıda kalabiliriz. Bu sitem değil bu arada. İnsanlar uyur, evde olmaz, zili duymaz ya da gerçekten kapıyı açmaz. İnsan en rahat kendi ziline basmalı ve muhakkak güler yüzle kapıya açan bir ben büyütmeliyiz. Taşına taşına ve biraz yavaş hâlde bunu öğrendim. Kaplumbağalar evini taşıdığı için yavaş. Nerede bu ev dediği için de biraz şaşkın. Yüksek ısı, soğuk ve açlığa en çok dayanan bu canlımız, farelerden daha çok bize benziyor gibi . Biz de içimiz yanarken( hele de bu aralar), açılmasını beklediğimiz kapılarda dışarda kalıp donarken, olmasını istediğimiz hayatları bekleyip dolu sofralarımızdan aç kalkarken birer kaplumbağayız.
Yorumlar
Yorum Gönder