HATTAN AYRILMAYINIZ.
Geçen yazım çok karanlık olduğu için içime sinmiyordu ama o da bendim, o yüzden silmedim. Bazı duyguları uğurlayabildiğim için buraya gelebildim. İyi olarak...Yüksek lisansım yine az kişi başvurusundan dolayı olmadı. Bir kişi eksik olduğu için o hikâyem başlayamadı.Sene başında da yine aynı sebepten olmamıştı. Bizimkilerle vardır bir hayır deyip geçtik. Ben "ne zaman varmış bir hayır safhasına geçeceğiz" demiş olabilirim o günkü üzüntüyle. Biliyorum yanlış isyanlardayım. Oluyormuş gibi olan ve olmayan şeyler üzerine biraz konuşmak isterdim. Bir de hiç yaklaşamayacağım olağanlıklar var. Kader dostlar. Tabii ki sebebi var ama biz de ilk tepkilerde ermiş değiliz. Ama bu tanıdık duyguda çok kalmadım. Bu misafir hep gelir, nasıl ağarlayacağımı biliyorum. İçinde kabullen, gittiğin yoldan dön, bu yol daha güzelmiş yaa deyip yeniden başla. Uf olmuş annem deyip kaldırdım kendimi. İnsan bildiği yollarda biliyorum rahatlığıyla, bilmediği yollarda yolun tuzakları ve acemiliğiyle hata yapabiliyor. İşimiz ilerlemek, yolu ezmeden yolda yürümek... Benim yüksek lisansım olmazken öğretmen arkadaşımın yüksek lisansı olmuş. Üzülürüm diye söylememiş. Başkası sevinirken üzüntünün sesini açmak bizim mahallede kabul görmez. Zaten üzüntü diye bir şey kalmadı. Onu ileride sevineceğim bir olmayış diye umutladım. Başkaları üzülürken sevincini vitrinin üstüne kaldırıp tozlandıran insanlar... Ben buna izin vermek istemiyorum. Yarın vitrinin üstünden o sevinci alıp kursakta bırakmayacağım. Siz diyeceksiniz ki başkası üzülmesin diye gürültülü sevinçleri olmamalı insanın. Niyet dostlar o kadar önemli ki. Hem nisbet değil ki mevzu, mevzu sevincini yaşamak. Hayat kaybedişler ve kazançlarla geçiyor. Kaybetmişken başkası adına sevinmek, onu sahneye alıp dansa kaldırmak... Senin yenilgini hafifletiyor. Ayrıca yüksek lisansım olmadı, o parayla kendime harika bir güneş kremi, doğal içerikli vitaminler ve daha neler neler aldım. Kadınlar hiç şaşırtmıyor değil mi? Harcadık hemen. Vitaminler için öncesinde doktora kırgınım diyemediğim için yorgunum dedim. O da bir hayat yazamadığı için bir vitamin yazdı. Spor da iyi geliyor. Yıllardır yaşadığım bir sağlık problemim sadece iyi hissettiğim için düzeliyor gibi. Bir arkadaşım ben seviyorum diye kuru dolma yapmış, diğeri ben seviyorum diye kahve. Ben de temizlik yaptım. Depresyona girecekken zır zır çalan o telefona bakıp geri döndüm. Beni evden çağırıyorlar dedim. Hareketler ve insanlar da evden çağırır. Ve kitaplar da...Okuduğum kitap az önce bitti. Sesimi gün içinde ilk defa kullanıp fikrimin ince gülünü söyledim. Çünkü kitap, davasına ve sevdasına sadık bir solcunun hayatını anlatıyordu. Bunu da hemen düşündüm. Solcular aşkta daha gözü kara, daha yakıp geçiyor, daha çok yanıyor. Sağcılar sevdayı çok Allah'a havale ediyor. Biz tabii ki her şeyimizi ona bırakıyoruz ama insan konu aşksa cesaret ve mücadele okumak istiyor. Bu konu çok su götürür ve çok yangınlı. Bir parantezi açmadan kapatıyorum, parantezler uzak düşmesin hem. Uzak düştüğüm bir arkadaşım aradı geçen gün. Ve diğeri... Muhabbet ettik. Güneş de açtı derken bize bir hâller oldu. Masadan eksilen her şey masaya geri kondu. Bir sandalye daha attım. Bir güzellik geleceği hissine sandalye tuttum. Kapıya doğru bakıyorum. Kapı tabii ki açık. Sokakta tabelalar sandalyeye gider diye ok çıkarıyor. İnsan hiçbiri olmazsa kör bir geleceğe sesime gel diye de yolu bulduruyor. Dua ederken olsun diye hem Allah'tan isteyip hem olması için yolu açıp hem kardeş garaj önü park etmeyin deyip alanı korumadınız mı? Tüm tuşlara bastığında karşı tarafın açması imkansızlığı Graham Bell'in bir boşluğu. Allah'ın tellerinde hattan ayrılmayınız var. Muhakkak ulaşacağız, elbet bir gün. Hatta kalalım yeter ki.
Yorumlar
Yorum Gönder