DÜNYA YOKLAMASI
Geçen sene teravihte Ereğli'deydim ve hoca demişti ki : " Cemaatimizden Ahmet amca bu sene aramızda değil." Ahmet amcayı tanımam ama bu söz ağır gelmişti. Kendimce demiştim ki :"Dünya yoklaması bitti." İnsan toprak değiştiriyor dostlar. Bu benim gibi üstte olup batıdan doğuya şeklinde de olabiliyor. Ahmet amcanın yaptığı gibi üstten alta da olabiliyor. Hayatımız çok sıradan diyoruz ya katılamıyorum, o kadar değişken ki sadece fark etmiyoruz.
Bu akşam teravihte hangi bütünün parçasıyım diye düşündüm. Kimlerle aynı çatı altında aynı güzeli sevdiğimizi gösterdik? Dışarıda tanır mıyım? İçlerinden birinin yüzü suyu hürmetine duam kabul olur mu? Var mı aranızda Allah'ın nazlısı? Hepimiz mi? Yarın akşam kimler katılacak, kimler çıkacak? Bütün değişiyor ama bütün olma hâli değişmiyor. Mesela Ahmet amca çıktı oyundan hangi Ahmet'i aldık içeri? Bu hafta birinin yine çıkışının altıncı yılıydı ki Burak'ın dünyada altıncı yılını kutladık. Burak, bilmeyenler için benim yeğenim. Daha beni sevmesiyle ilgilenmeden sevgimi kova kova döktüğüm bir küçük insan. Benim o yaşlarda atladığım her şeyi, bana kendi yaşlarında öğretiyor.
Demiştim ya doğum günü. İki tane takım aldık. Hangisi yakıştı diye arabanın içinde deneyip deneyip göremediği için ağlıyordu. Sana her şey yakışır halacım, ağlama dedim. Bana her şey yakışıyorsa ağlamak da yakışıyordur, dedi. Ağlamasına bu kadar sahip çıkan bir insana karışamadım. O kadar ağlamayı erteleyip herkesin içinde ağlamayı ayıpladık ki... Güçsüz dururuz, zayıf yanlarımız belli olur, kırılgan derler diye diye patlamaya hazır volkanlarımız gibi pınarlarımız var. Dersimi alıp tenefüse çıktım. Baktım bizimki patenle geliyor, doğum günü hediyelerinden biri. Hemen paten nasıl sürülür videosu izledim. Biz paten olmadan hayatı kayan insanlar aletle bu işin nasıl olacağını bilemiyoruz dostlar.:) Anlattım yeğenime, tabii ilk denemeleri, düşüyor ne desek de. Ablam Edison örneğiyle ortama giriş yaptı. İnsanlar 1001 denemede ancak çok iyi oluyorlar. Çaba gerekiyor, azim önemli, pes etmemek üzerine konuşmalar... Bu kez şöyle bir ağlama çeşidi yükseldi: "Ne yani ben 1001 defa düşecek miyim?" Kaç defa düşeceğimiz başta bize söylenseydi muhtemelen böyle ağlardık. Yalan çok yakın komşu, vardık hemen. Halacım zaten geldiğinden beri yarısı kadar düştün dedik ve kaldırdık. Pedagoji, okunan kitaplar, izlenen akıl verici filmler çöp arkadaşlar. Her çocuğun dili farklı ve konuştuğunuzda o size öğretiyor. Güya biz öğretecektik. Mesela ben edebiyat öğretmeniyim, işim bu ama yeğenim en çok deyim kullanma meraklısı olan ve yanlış kullanan çocuk olabilir. Her düştüğünde bana nazar çarptı deyip durdu. Başta nazar çarptı değil halacım nazar değdi, diye düzeltip güldük. Ama sonra çok mantıklı geldi dediği. İşlerin yolunda gitmediği alanlarıma nazar değdi demek çok hafif. Bu kadar yolunda gitmeyen şeyler için nazar şöyle bir değmiş değil çarpmış desek daha oturan bir tabir olacak. Yine dersimi alıp yeğenime vardım. Bu kez takımlardan hangisini giyeceğine karar vermiş. Sen bilirsin, dedim. Bozuldu, kızdı. Ne oldu, dedim. Yani aslında o kadar yakışmadı yani diyorsun dedi. Büyüklerin sen bilirsin tribini kim öğretiyor bu çocuklara? Özgürsün anlamında halacım, dedim. Hayatın boyunca sen bilirsin, ben anlatacağım seçenekleri ama sen bilirsin hep. Çünkü çok uzun bir yoldayız ve hep kimler ne anlatırsa anlatsın biz bileceğiz ve bunu yaşayacağız. Ama konudaki kimler ve ne anlattıkları çok önemli. Okuyup, yaşayıp, dinleyip yanındaki kim olacağım. Sen pateni süremezken " Paten beni sürüyor, ben onu süremiyorum." dediğinde aslında her şeyi çözdün ama olsun. Yaşam biz içindeyken bizi sürükleyecek bazen, bazen ne yapsak ona karışamaycağız. Ve karışamadığımız bu hâllere hayat diyeceğiz. Sen şimdilik paten diyorsun. Hayatı bu kadar merakla öğrenmeye çalışırken seni izlemeyi seviyorum. Sebepsiz sevgiler, sebep kalkınca kaybolmayacak sevgiler... Seviyorum...Niye...İşte... Dünyayı değil ama yaşamayı da böyle sevmeliyiz. Çünkü bir sabah kalkacak bir sebep bulamayabiliriz. Bizi bekleyen yürünecek o yola ne diyeceğiz ? Seni sevmek için bugün bir nedenim yok mu? Biz sadece var olduğumuz ve biz olduğumuz için, her şeye rağmen sevilmeyi bekleriz. Bazen de yolda oluşur sevgi. Bu hafta bir ilkokulun önünden kulaklığımla geçerken çocuklar " Çok güzelsin." deyip pencerenin altına saklanırken gülümseyip yolda bir sevgi oluşturdum. Sonra bankamatik sırasında para bitmişti, yine de şansımı denerken sesli Bismillah çekerken arkamdaki dayının sen de benim gibisin dediği yakınlığı kurarken bir sevgi oluşturdum. İnsan işler yolunda gitsin diye en büyük kozunu sesli çıkarıyor ve dayılar yol arkadaşları eksilirken tamamlamak için muhabbetleri daha kolay kuruyor. Belki de dünyadan giderken kendi gibi birilerini bıraktığını görmenin mutluluk konuşmaları. Dünyadan giden birini daha andık annemle. Dedemi... Annem dedemin yokluktan mumları eritip çatlaklarına vazelin diye sürdüğünü anlattı. Yokluk ve ardından gelen yaratıcılık... Ben de yazı boyunca yok olanları ve yerine yaratılanları anlattım durdum. Daha ne diyeyim ? Ömrünüz yok olurken mum gibi aydınlatıcı ve var olurken vazelinler gibi şifalı geçsin.
Yorumlar
Yorum Gönder